11 Aralık 2005

Değerlendirmek

Ne muhteşem bir kelime. "Değerlendirmek" kelimesini, bir konu üzerinde, kendi kendimize veya çoğul olarak yaptığımız nitelikli tartışmalar için kullanıyoruz. O konu için entellektüel bir faaliyet içerisine giriyoruz; o konu için zaman harcıyoruz. Konu üzerinde tartışırken konuyu zenginleştiriyoruz. Ve sonunda o konunun değerini artırıyoruz; konuyu "değerlendiriyoruz".

Kökünden böylesi nitelikli bir anlam alan başka bir fiil aklıma gelmiyor doğrusu. Bilgilendirmek mesela; açık biçimde bilginin bir taraftan diğerine aktarılmasını ifade ediyor; kesinlikle "değerlendirmek" gibi değil. Bu kelimeyi ilk kullanan kişiye saygılarımı sunuyorum.

Dinçer Özturan, 04.2004

9 Aralık 2005

İnsan : Doğrulara ve Yanlışlara Tutsak Olan

İnsanın özgürlüğünü kısıtlayan en temel konu doğrular ve yanlışlar meselesidir. Doğrular ve yanlışlardan arındığınızda bir zürafa veya bir sarmaşık kadar özgür olursunuz; fiziksel fanusta saf özgürlüğe kavuşursunuz. Doğru ve yanlışlar insana özgüdür. Beyninde doğru ve yanlış kavramları yeşermiş hiçbir insanın özgür olma şansı yoktur. Bir seçimden diğerine; doğrulardan yanlışlara çarpa çarpa yaşayarak özgür olunmaz.

"Özgür diye nitelediğiniz insanlar, sizi aklınızdaki doğruları gözden geçirmeye zorlayanlardır. Onlar sadece sizden daha özgürdürler."

Dinçer Özturan, 12.2005

7 Aralık 2005

Seçim

İnsan tüm hayatını yaptığı seçimlerin sonuçlarını anlamakla geçirir. Uzun süren seçim yapmak değil, yaptığınız seçimin sonucunu anlamaktır. Seçim yapmadan önce istediğiniz kadar düşünün; onun sonucunu anlamak bir hayat sürecektir.

Dinçer Özturan, 12.2005

6 Aralık 2005

Korku

Korku çok güçlü bir silahtır; karar verme özgürlüğümüzü elimizden alır.

"İçimdeki Deniz" adlı filmden..

Aklın Motivasyonu

Motivasyon deyince hep aklımıza bir "insanın" motivasyonu gelir. Bu kelimeyi genelde mevzumuz iş veya ders olduğunda kullanırız. Motivasyonumuzun arttığını veya azaldığını genellikle davranışlarımızdan veya ortaya çıkan sonuçlardan anlarız; gözle görünenden, kulakla duyulandan.

Ya aklın motivasyonu?

Oflamadan çalışmak için gerekenleri; iş hayatına dair motivatörlerimizi hiç düşünmeden sıralayabiliriz. Bunlar olduğunda hiç şüphesiz motivasyona sahip olacağımızı söyleyebiliriz. Peki, beynimizin kenarında ampüllerin daha sık yanması için ne yapmak gerekir? Ampülleri sık yanan beyinleri zeki diye nitelendiririz. İnsanın kimi zaman daha zeki olduğu anlar olur. Siz de hissetmişsinizdir? Olmadık bir zamanda müthiş bir fikir üretmişsinizdir veya kırk yıl düşünsen hayale gelmez bir çözüm yöntemi aklınıza vahiy gibi inmiştir. İşte o zaman akıl motive olmuştur; bizim kontrolümüz dışında ama yine bizim verdiklerimizile bir hedefe yönelmiş ve tüm hünerlerini göstermiştir. Bizim motivasyonumuzla aklın motivasyonu farklı şeylerdir, çünkü öylesi şaşkınlık yaratan fikirler kimi zaman en depresif anlarımızda, kimi zaman da en süzgün uykularımızda; yani en demotive anlarımızda aklımıza gelebilmektedir.

Benim için
"Zeki insan, aklını motive etmeyi bilen insandır, aklın motivatörlerini çözmüş insandır. Motive bir akıl ilhama daha açıktır."

Dinçer Özturan, 12.2005

4 Aralık 2005

Motivasyon Nedir?

Psikoloji motivasyonu, bir canlının yaptığı bir hareketin arkasında yatan temel arzu veya güç olarak tanımlar.

Konuyu farklı açılardan inceleyen kaynakların ortak belirttiği görüş, motivasyonun içsel bir hal veya durum olduğu yönündedir. Bu hal, canlıları bir hedefe yönelik harekete geçiren ve davranışlarına yön veren bir istektir; bir çeşit güçtür. Bu güç, canlıya belirli bir hedefe yönelik davranışlar sergileyebilmesi için enerji verir. Motivasyon, canlının hissettiği arzu ve ihtiyaçların yoğunluğunu ve davranışlarının doğrultusunu etkiler. Canlının hareket etmesi için öyle ya da böyle motivasyona ihtiyacı vardır. Bir canlının farklı zamanlarda yaptığı aynı haretketleri, farklı olgular da motive edebilir.Motivasyon anlık bir durumdur.

Motivasyonun duygular ile sıkı bir ilişkisi vardır. Canlılar özellikle pozitif duygusal deneyimlere motive olurken, negatif duygusal deneyimler konusunda demotive olurlar. Diğer bir değişle, pozitif deneyimlerine paralel davranış biçimi sergiler, negatif deneyimlerine paralel durum ve davranışlardan uzak durular. Buradaki pozitif ve negatif kavramları sosyal standartlardan bağımsız olarak, canlının kendi beynindeki algıların durumuna işaret etmektedir. Örneğin, şiddet sosyal olarak negatif bir olgu iken, canlının beyninde pozitif sonuçlar üreten bir deneyim olarak değerlendirilebilir. Davranış ve karakterin arkasındaki motivasyon kararlı, uzun dönemli ve şiddetli etkiye sahip deneyimlerin güdümünde olur; buna karşı canlının anlık davranışının arkasında yatan motivasyonda, yakın dönemdeki deneyimlerin etkisi daha fazladır.

3 Aralık 2005

Fire Article

Feeling so magic, then to be drowned
Getting such a feeling from the unknown
Invisible during the day
Clear in my dreams for which I prey
The coldness of a stone
Touches the silence inside
The temper of your glances
Through the lights of the raining storms
I do not care,
I live on my own
Keeping me from myself all alone
Quakes in my mind
Suddenly flutters my heart
I suddenly turn back and gaze around
The shrill looks dazzle my soul around
Red blooms sprout from the ground
The reaction of a corpse;
I pick them off for my mystical wound
Searching for silence for a piece of light
For all was so, out of Justice
Worthless through my honoured Weakness

D.o.10.09.1995

2 Aralık 2005

Güzel Düşünmek İçin Güzel Bir Gün

Temmuz ayında güneşli bir gün; öğle saatlerinde havada süzülen martıları izlemek ne kadar huzur verirse insana, hayat da o kadar karmaşıktır.

D.o.10.07.2005

1 Aralık 2005

Sahiplik ve Aitlik Üstüne

İnsan sahip olma hevesini susturup, ait olma güdüsünü yücelttiği gün nirvanaya ulaşacaktır. Çoğuna sahip bir şirket zengin, çoğuna ait bir şirket ise değerlidir. Zengin olan dünyevi, değerli olan evrenseldir. Değerde erdem vardır. Annenize asla sahip olmazsınız; ona ancak ait olursunuz; öyesi erdemli bir hisle ona bağlanırsınız. Aidiyet arz, iyelik taleptir. Siz ait olmayı sahip olmaya yeğleyebilir misiniz? Talep etmeyi bir yana bırakıp, herşeyinizi arz edebilir misiniz?Buna cesaretiniz var mı?

Yöneticiyseniz, personele sahip bir yönetici olmak yerine, personele ait bir lider olmayı başarabilir misiniz? Başarabildiniz mi?

Sahip olmak ile ait olmak arasındaki seçimi yapabilmek güç ister. Gücünüz yoksa aidiyet yenilginin ardından gelen sığınma, iyelik hayalleri süsleyen bir çoban yıldızı olur.

D.o.01.12.2005

Ölünce Yere Düşersem

Kış günleri sabah olunca açılan gözler ağırdır.
Adam bu ağırlığı söküp çıkarmak için
Oyarcasına oğuşturdu gözlerini
Oflayarak kalktı yataktan
Zorlandı doğrulturken belini
Ayaklarını yere sürte sürte gitti banyoya
Sabahın yarım karanlığını kovuşturmak için
Yaktı lambayı
Patlayan ışık gözlerini kamaştırdı
Neredeyse acıttı
Lavabonun önünde durdu
Yüzünü ekşiterek musluğa uzandı
Tam o sırada
Midesi kazındı
Tansiyonu düştü
Gözleri karardı
Musluğu açmak yerine
Tüm bedenini musluğun soğuk bedeni üzerine bindirdi;
Gözleri kendi kendine yavaşça kapandı
Kış günleri sabah olunca adam öldü
Ölmeden önceydi; gözleri ağırdı
Ölmeden önceydi; yüreği ağırdı
Ölmeden önceydi; musluğun üzerine binmiş bedeni ağırdı
Herşeyiyle bu dünya için ağırdı
Öldüğünde yere düşüşü bundandı

D.o.29.11.2005

Ofisin Güncesi

Kentin dörtbir yanından geliyorlar buraya her sabah. Herşeyi bırakıp geliyorlar. Akşama kadar burada kalıyorlar. Bazen bir odaya girip tartışıyor, hatta kimi zaman kavga ediyorlar. Güldüklerini pek az görüyorum. Ben onlardan sıkılıp yanımdaki yola bakıyorum, sonra da gökyüzüne. "Herşeyi bırakıyorlar ve buraya geliyorlar; ama herşeyi bırakıyorlar" diyorum kendi kendime. İç çekiyorum. Anlamıyorum.

Ofis, 1..31/1..12/1900..

Problemli Mercek Corbasi

Her problemi probleme yaklasarak cozemeyiz. Uzaktan bakmak gerekir. O zaman cozemeyecegimizi daha iyi goruruz. Rahatlarız.

D.o.01.11.2005

Nostalji

Sözde Şair'in Aşk Hakkındaki Yanılgısı

Ben lisedeyken bir şair: "Birini seviyorsan ve sevdiğin kişi bunu bilmiyorsa sevginin ne anlamı var?" demişti. Bu sözden çok etki...