20 Ekim 2014

Ülver Kolan

Ben Ülver. Uçsuz bucaksız bir arazide, yalnız başına dolaşan bir kadının suratına inen okkalı bir tokadım. Ölüm döşeğinde sessizce bekleyen hastanın gözyaşına musallat olan bir kara sinek, yavrularını enselerinden ısırarak taşıyan kedinin ağzındaki kuruluk, eriyip annemin eline akmış ve orada kurumuş dondurmanın toza yapışan tortusuyum. Keyif vermeyen halimle sürekli yere bakışım bundan, herkesden uzak duruşum da. Hayatın köşesine sıkışmış bir ip gibi sallanıyorum sabahtan akşama kadar. Farkına varıldığında koparılacağımı biliyor ve sessizce duruyorum. Hiç şikayet etmiyorum.

Varlığım, genzinde bir top balgamla dolaşan, gözleri yukarı, salyası aşağı doğru salınırken ortalığa kusan bir adamın, bir gece annemin içinde kayboluşundan gelir. O kayboluş, ruhumun bir mide bulantısı gibi istemsiz, tatsız ve renksiz olmasının ana nedeni. Karşı komşunun dört yıldır silinmemiş pencere camları gibi fersiz, mat ve bulanık gözlerim. Üzerinde oturduğum koltuğun minderlerine yer etmiş, oturup kalkan kalçaların bıraktığı izlere benziyor yüzüm. En fazla o kadarım, daha ötesi hiç olmadım.

Aslında hep sizinleyim, ama görmezden geliyorsunuz işte. Sizin aranızda, bazen içinizde, bazen dışınızdayım. Bilseniz de bilmeseniz de, sizinleyim.         

Hiç yorum yok:

Nostalji

Sözde Şair'in Aşk Hakkındaki Yanılgısı

Ben lisedeyken bir şair: "Birini seviyorsan ve sevdiğin kişi bunu bilmiyorsa sevginin ne anlamı var?" demişti. Bu sözden çok etki...