26 Temmuz 2013

Topluluk Bilmecesi

Belirli bir konuda aynı görüşü paylaşan bir topluluğun içindeyim,

Doğru olduğuna inandığımız şeyler uğruna çalışıyoruz,
Daha iyi olanı savunuyoruz,
Daha güzelini söylüyoruz,
Bazen onlar için resmen savaşıyoruz,
Bizim gibi düşünenlere doğal olarak sempati duyuyor ve onları aramıza alıyoruz,
Yetkimiz varsa, onlar da yeterliyse, onlara iş sağlamaya çalışıyoruz,
Bizim gibi düşünenlere elimizden geldiğince yardım ediyoruz,
Onları görüyoruz,
Bazen bilinçlendirmek adına topluluğumuzu tanımayanlarla uzun uzun sohbet ediyoruz,
Karşı taraf bunu hep beyin yıkama olarak niteliyor ama olsun; biz doğruyu anlatıyoruz.
Bizi destekledikleri zaman seviniyor, desteklemedikleri zaman onları unutuyoruz..

Çocuklarımıza da doğru bildiklerimizi anlatıyoruz,
Onlar da bizim gibi düşündükleri zaman keyifleniyoruz.
Karşı fikri savunduklarında illallah ediyoruz,
Neden görmüyor bu çocuk doğruyu diyerek hayıflanıyoruz. 

Topluluğumuzun üyelerinden birinin başına bir iş geldiği zaman üzülüyoruz,
Bazen biricik kahramanımız oluyor kaybettiklerimiz.

Bizim gibi düşünmeyen diğer topluluk üyelerini görünce canımız sıkılıyor.
Bizim gibi düşünmeyen diğer topluluk üyeleri fikirlerini dile getirdiklerinde sinirleniyoruz.
Bizim gibi düşünmeyenlerden birisi hata yaptığında dalga geçerek eğleniyoruz.

En tahammül edemediklerimiz hiç bir topluluğa üye olmayanlar,
Bize göre bunlar üçe ayrılıyor;
Bize sempati duyanları "biraz korkak" olarak niteliyoruz ürkütmeden.
Bize sempati duymayanlara "koyun" diyoruz aşağılarcasına,
Bizim hatalı olduğumuzu düşünenlere de "sapkın" diyoruz öfkeyle.
Bunların hepsinin basiretleri bağlanmış aslında; biliyoruz.

Bir de dönekler var;
Bizden gidenlere dönek diyoruz,
Bize gelenler için sonunda o da doğruyu gördü diye düşünüyoruz.

Düşündüklerimizin doğru olduğuna inanıyoruz.
Bizim gibi düşünmeyenlerin hatalarından dönmelerini bekliyoruz.
Doğruyu biliyoruz, bilmeyen ve göremeyenlere acıyoruz.

Sizce ben aşağıdaki topluluklardan hangisine üyeyim?

A. AKP
B. CHP
C. GS
D. FB
E. Atatürkçü Düşünce Derneği
F. Nur Cemaati
G. Süryaniler Derneği
H. PKK

Bilinmeyen Dilde Yazılmış Kitaplar

Bilinmeyen bir dilde yazılmış birer kitabız hepimiz.
Hüzünlü bir cümlemize gülümseyerek bakanlar,
Coşkulu bir ünlem işaretimizden tedirginlik duyanlar.
Resimlerden birşeyler anlamaya çalışanlar.

Bilinmeyen bir dilde yazılmış birer kitabız hepimiz.
Kabımızın üzerindeki lekelere bakıp acıyanlar,
Cilalı kapaklardan etkilenip yaklaşanlar,
Sade kokunuza tutulup gece uyurken size sarılanlar.

Bilinmeyen bir dilde yazılmış bir kitabız.
Ortak birkaç kelime bulduğunda sevinen,
Anlaması çok çaba gerektiren, karmaşık bir süreciz hepimiz.

26.07.2013 - Fethiye - Marina Vista

25 Temmuz 2013

Barbaros

Bu yaşıma kadar, Barbaros isminin barbar kelimesinden geldiğni sanırdım. Hep de şaşardım nasıl böyle bir ismi kullanıyoruz diye.

Denizcilik tarihi üzerinde internette arastırma yaparken Barbaros isminin Barbaros Hayreddin Pasa'dan geldini, öncesinde böyle bir isim olmadığını, Hayreddin Pasa'ya italyanların Barbarossa lakabini taktiklarını ve anlaminin kizil sakal oldugunu (Barba Rossa), bu lakabın türkçeye Hayreddin Pasa ile birlikte Barbaros olarak geçtiğini ogrendim.

 Vay arkadaş..

Perdenin Arkasında

Bir teyzenin AKP mitinginde "g.tünün kılıyık" söylemi üzerine kimimiz güldü, kimimiz üzüldü, kimimiz de malzeme yaptı. Ben şimdi bir daha düşündüğümde, bu lafın ağırlığını hissettim. Harbiden ağır, öyle böyle değil..

Bu lafı haftalar sonra hatırlamamda benden 10-15 yaş büyük bir abimiz de aracı oldu.

Arabamı bugün Fethiye'de bir benzin istasyonunun kenarındaki otoyıkamaya götürdüm. Abimiz orada sırayla gelen arabaları yıkıyor, temizliyordu. Sıra bana geldi. O sıcakta, oruçlu haliyle güneşin altında arabayı yıkadı.

"Borcum nedir?" dediğimde, "Gönlünden ne koparsa..." dedi.

Ramazan da vesile oldu, 20 TL uzattım. Bir paraya baktı, bir bana. Elini uzatmadı. Bir daha paraya baktı, bir daha bana. "Bozuğun yok mu?" dedi. "Bozuğa gerek yok." dedim. Anladı.

"Helal ediyon mu bunu?" diye sordu uzanmış elimdeki paraya hala uzanmayarak. "Evet" dedim. Parayı iyice uzattım ona. Çekinerek aldı.

"Helal ediyon mu?" diye tekrar sordu. "Evet ediyorum, bak Ramazan'dayiz, sen de bu kadar yoruldun, helal ediyorum tabi" dedim. Sonra elindeki bu garip paraya baktı. Ben de arabaya bindim o arada. 

Arabayı çalıştırdım, geri vitese taktım. Arabanın yolcu tarafındaki kapısını açtı amca. "Bak abi helal ediyon demi?" diye tekrar sordu. Ben de "Tabi ki ediyorum." dedim. O sırada elimi kaptı ve öptü, alınına koydu. Elimi sımsıkı tutuyordu, alnını dayamıştı, bırakmayacak gibiydi.

 Birkaç saniyelik şaşkınlıktan sonra elimi çektim. Çok utandım. "Helal ediyorum abim rahat ol" dedim. "Ben senin elini öperim." dedim.

Adam ağladı. "Abi ne diyeceğimi bilmiyorum." dedi. Kapıyı kapattı ve ben gittim. İçim de gitti.

Bu masum hal ile mitingdeki teyzenin hali arasında bir ilişki var. Teyzenin söyleminin tadsızlığı, yakışıksızlığının arkasında gizli bir şey var.

İnsanlık, çapraşıklık, fakirlik, gariplik ama gerçeklik. Anlaması zor, sindirmesi daha da zor...

23 Temmuz 2013

Ağlattığımda

Aşkın düzen sarmaz asılır boynuma,
Asılmasına değil kendi karanlığıma kızar dururum.
Su yayılmaz ortaya, dövünür gözlerine,
Dövünmesine değil seni ağlattığıma üzülürüm.
Adabın karışmaz halka, dikilir karşıma,
Endamına eğilir, kendime küfrederim,
Nezaketin tüm göktür, erdemi kubbedir mabedimde,
İmanıma değil, sana tapınırım.
Sende durur saatim dönmeye,
Sende kalkar hayatım çoşkuya,
Sende açar sardunyalar.
Aramayışına değil sözgelimine alınırım,
Ağlamana değil masumiyetine sarılırım.
Onunla uyur, onunla kalkarım,
Akrep ile yelkovan onunla sulanır gözlerimde,
Sarpa sarmak değil ki,
Alınmaktır sessizliğim.
Kubbedeki kuşun düşüşüdür yere,
Üveyleşmektir kendi kendine,
Çekinmektir sessizliğim; anlasana!
Bekleyiştir inadına.

23.Temmuz.2013 - Bodrum

20 Temmuz 2013

Varsayımlarımız

İşyerimiz,
İşyerindeki yöneticilerimiz ve çalışma arkadaşlarımız.
Onlar ile ilgili doğru saydıklarımız,
Gerçek sandıklarımız,
Öyle inandıklarımız,
Gördüklerimizden ve duyduklarımızdan beslenen,
Gerçekle ilgisi olmayan kaçınılmaz önyargılarımız,
VARSAYIMLARIMIZ.

Davranışlarımızı sınırlayan,
Hareket alanımızı kısıtlayan,
Kendi kendimize,
Kendi kendimizi kıstırdığımız,
VARSAYIMLARIMIZ.

Onları gerçek mi sandınız?

Ailemiz,
Anne, baba ve kardeşlerimiz, eşimiz ve çocuklarımız.
Onlar ile ilgili doğru saydıklarımız,
Gerçek sandıklarımız,
Öyle inandıklarımız,
Gördüklerimizden ve duyduklarımızdan beslenen,
Gerçekle ilgisi olmayan kaçınılmaz önyargılarımız,
VARSAYIMLARIMIZ.

Davranışlarımızı sınırlayan,
Hareket alanımızı kısıtlayan,
Kendi kendimize,
Kendi kendimizi kıstırdığımız,
VARSAYIMLARIMIZ.

Onları gerçek mi sandınız?

Ne kadar geri durdunuz?
Ne kadar sessiz kaldınız?
Gereksiz yere ne kadar sinirlendiniz?
Gereksiz yere ne kadar kırdınız ve kırıldınız?

Onları gerçek sanarak,
Ne fırsatlar kaçırdınız?
Ne kadar uzağa kaçtınız?
Nereye kaçtınız?

Varsayımlarınızı gerçek mi sandınız?

Nostalji

Sözde Şair'in Aşk Hakkındaki Yanılgısı

Ben lisedeyken bir şair: "Birini seviyorsan ve sevdiğin kişi bunu bilmiyorsa sevginin ne anlamı var?" demişti. Bu sözden çok etki...