"Her insanın gözleri birer uçurumdur; yaklaştığında içine düşmekten korkarsın."
"Kar ve Kaplan" filminden..
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Nostalji
Sözde Şair'in Aşk Hakkındaki Yanılgısı
Ben lisedeyken bir şair: "Birini seviyorsan ve sevdiğin kişi bunu bilmiyorsa sevginin ne anlamı var?" demişti. Bu sözden çok etki...
-
İçten içe hep düşünmüştüm, bugüne nasip oldu... Yapay zekaya şunu sordum: Atatürk " Ne mutlu türküm diyene " demek yerine " ...
-
Günün Kelimesi: Mert Sonda söyleyeceğimi başta söyleyeyim: İngilizce'deki Mortal (Ölümlü) kelimesi ile Mert aynı kökten geliyor. ...
-
Hem arkadaşlarımla yaptığım tartışmalar, hem de bu site üzerinde yayınladığım şiirlere aldığım yorumlar üzerine sanat eserlerinin yorumlanma...
11 yorum:
İnsanın içine düşmekten neden korkarsın ki? İçine düşecek gibiysen zaten onu yaşamak istemişsindir. Birinin gözü sana bakarken derinleşir, sen de sadece ona bakarken o derinliği hissedersin. Eğer bu derinliği yaşatmayacak duygularınız yoksa zaten o derinlik oluşmaz bile. Duygular göze yansır, gözler sadece onların aynasıdır. Sende birinin bakışlarından bu derinliği anlıyorsan onun duygularını hissediyor ve yaşıyorsun demektir. Eğer korkuyorsan çoktan kapılmışsın ama kapılmaktan herhangi bir sebeple korkuyordundur. O sebep yok ise bu derinlik korkudan ziyade mutluluk verir.
Cümleyi filmdeki diyalogtan cımbızla çekince farklı yorumlanabilir. Filmdeki akış içerisinde anlatılmak istenen şu idi sanırım: İnsanların gözlerine bakmak zordur. Orası, insanın uçsuz bucaksız ruhuna açılan yegane kapıdır. Bir insan ile gözgöze geldiğinizde, gözleriniz arasında engelleyemeyeceğiniz bir paylaşım olur. Aynı iki oda arasındaki kapıyı açınca, iki odadaki havanın birbirine geçme süreci gibi. Eğer bir odadaki kokunun diğerine geçmesinden, bir odadaki sesin diğer odada duyulmasından çekiniyorsanız; aradaki kapıyı açmazsınız; açarken korkarsınız, açtıysanız hemen kapatırsınız. Gözgöze gelemek de böyledir. Sizin gözleriniz arkasındaki odanın kokusu, gözgöze geldiğinizde hemen diğerine geçiverir.
Eğer karşınızdakine karşı hissettiklerinizden utanıyorsanız ya da çekiniyorsanız, gözgöze gelmekten kaçınırsınız; hatta kimi zaman hiçbir zaman gözgöze gelmezsiniz; hatta kimi zaman şanseseri gözgöze gelmemek için yaşadığınız kentten taşınırsınız. İşte böyle duygular içerisindeyken o karşıda duran uçurumdan, o uçurumun içine düşmekten korkarsınız ve kaçarsınız.
Umarım hiçbir zaman böylesi bir korku hissetmezsiniz.
Bu duygu zor olsa gerek, zira hiç hissetmedim.
Düşündüğümde doğru bir tespit olduğunu fark ettim. Ancak ters gelen birşey var ki o da somut yanlışlar dışında uçurum gibi
derin gördüğüm birinin gözlerine bakmaktan korkmak bana çok anlamsız geldi. Hatta kaçmaktan bahsediyorsunuz. Duygular bu kadar derinse kaçmak neden? Vazgeçmeye iten tek sebep elinizde olmayan sebeplerdir. İşte o zaman herşeyinizi toplar ve giderseniz. Oda korkudan değil, çaresizlikten ileri gelir.
"Çaresizlik" denilen kelimenin anlamını çok iyi bilen biri olarak umarım siz de bu duyguyu hissetmezsiniz.
Öncelikle şunu belirteyim; her insanın gözleri birer uçurumdur; her insanın ruhu derin ve uçsuz bucaksızdır. Sizin bunu görüp görmemeniz mesele değil. Ama düşmektek korktuysanız; o insan özelinde o uçurumu hissetmişsiniz ya da farketmişsiniz demektir.
Filmdeki karakter nasıl hissetmiş derseniz: Adam evlidir. Eşi çok güzel bir kadındır ve adam onu çok sevmektedir. Adam savaş nedeni ile uzaklara gider ve orada ailesinden uzakta yıllarca kalır. Adam savaştayken eşi çiçek hastalığına yakalanır ve yüzü tanınmayacak kadar kötü bir hal alır. Adam sonra savaştan döner. Eşinin bu halini görünce, o üzülmesin diye, savaşta gözlerinde hasar olduğunu, çevresini net göremediğini, birkaç ay sonra da artık hiç görememeye başladığını söyler. Karısı ölene kadar 10 yıl boyunca kör taklidi yapar.
Böyle bir durumda eşinin gözlerindeki uçuruma düşmekten; belki de eşinin kendi gözlerindeki uçuruma düşmesinden korkuyordur. Yaralanmasın, üzülmesin istiyordur.
İnsanların hassasiyetleri farklıdır. Başlarına gelen olaylar da farklıdır. Böylesi bir korkuyu yaşamamamış olmanız normaldir. Yaşamamış ve hiçbir zaman da yaşamayacak olabilirsiniz. Herkesin her tecrübeye sahip olmasi gerekmiyor yaşamda. Ben de yaşadığımı söyeleyemem. Ama böylesi bir korkuyu anlayabiliyorum ve böyle ifade edilmiş olması da etkileyici geldi bana.
Bazen hiç tanımadığın biriyle gözgöze gelirsin o an hissettiklerin hiç bitmesin zaman dursun istersin. Tıpkı güzel bir rüyadan uyanmak istemediğin gibi.
Sizi tanımak isterdim.Ama sanırım bu asla mümkün olmayacak...
Tesekkurler, tanimak herzaman mumkundur; yeter ki insan istesin.. :)
Eğer karşınızdakine karşı hissettiklerinizden utanıyorsanız ya da çekiniyorsanız, gözgöze gelmekten kaçınırsınız; hatta kimi zaman hiçbir zaman gözgöze gelmezsiniz; hatta kimi zaman şanseseri gözgöze gelmemek için yaşadığınız kentten taşınırsınız.
Peki o zaman sizi tanımayı gerçekten çok istiyorum.Ne yapmalıyım sizce.
herkes bilir; dincerozturan@yahoo.com
Ve mümkün olmadı..
Yorum Gönder